İlişkiler “ilk” aklınıza gelenin dışında çok geniş bir başlık. Ben yine de ilk aklınıza gelen versiyonuna odaklanacağım.
Ama en temelinden başlayayım.
İlişkiler konusunda bir giriş yapıp bu büyük şemsiyeyi açıklamak gerekiyor.
İlişkiler temelinde ikiye ayrılıyor. Birincisi doğal yollardan oluşanlar – örneğin akrabalıklar. Ötekisi ise sizin iletişim kurarak oluşturmuş olduğunuz ilişkiler.
Olabildiği kadar sade haliyle yazmaya çalışacağım. Yazının ilerleyen kısımlarında işler az biraz karışacak, bu yüzden birazdan yazacağım temel örneklemeye referans vererek gitmem gerekiyor.
İki bireyin birbiri ile yaptığı alışverişe biz ilişki diyoruz. Bu ticari bir ilişki olabilir, duygusal bir ilişki olabilir – günün sonunda iki tarafın da birbirine verdiği birşey vardır. Bu değiş-tokuş’un sonunda iki tarafta mutlu olduğu sürece, kaba tabiriyle biz buna sağlıklı bir ilişki diyoruz.
Buraya kadar netleştiysek, bir de metafor verip işimi sağlama alayım.
İki insan düşünün, her birinin kendine ait bir çiftliği var. Birinin meyve ağaçları var diğerinin sebze tarlaları. Bu iki insan her gün birer kasa ürünü takas ederler. Biri bir kasa elma verirken, ötekisi karşılığında bir kasa domates verir. Başka bir gün bir kasa portakal gelir, bir kasa patates gider.
Bu iki kişi, bu alışverişten çok memnundur. İki tarafta kendinde fazla olanı verip kendinde olmayanı almaktadır.
Sağlıklı bir ilişkinin temeli bu kadar basittir.
Basit olamayan şey nedir ?
Metafor fırtınasına hazır olun lütfen.
Temeli ne kadar basit olsa da, işin basit olmayan kısmı meyve sebze değerlendirmesinin kişiden kişiye değişmesidir. Ve daha önemlisi bu değişkenlik zamana yayılarak ayrıca değer kazanıp kaybedebilmesidir.
Düşünün ki, küçük bir bahçeniz var – üretiminiz çok çeşitli değil. Ürettiğiniz sebzeler kaliteli, ama karşınızdaki kişi size çeşit çeşit meyveler versin istiyorsunuz. O işin yürümesi malesef zor. Ya bahçenizi büyüteceksiniz, ya da beklentinizi küçülteceksiniz.
Mesela çok nadir egzotik bir meyve üretiyorsunuz ve kesinlikle karşınızdaki bununla ilgileniyor. Ama ürettiğiniz başka birşey yok. Evet ilişkiniz bir şekilde yürüyecektir, ama ilişkide olduğunuz kişi domates, patates ihtiyacını başka kişilerden temin etmeye başlayabilir.
Peki ya sevgi, ama duygular ? Okey ona da gireyim.
Zaten o meyve bahçesinin tamamını kadraja alıp çekmiş olduğunuz fotoğraftır sevdiğiniz şey.
Sizin sevgi olarak adlandırdığınız şey, o güzel portakallar, tatlı armutlar, ekşi elmalardır. Mutlaka sevmediğiniz meyveler vardır ama çok gözünüze batmaz – hiç bir meyve bahçesi mükemmel değildir, sadece gözardı edersiniz.
Bazen o kişi size bir yatırımcı sözüyle de yaklaşabilir. Sizin bahçenizdeki meyveleri sebzeleri sevebilir ama yine de bahçenizde onun için bir gelecek görmediğini söyleyebilir. Bu durumda “sevgi” denen şey – karşınızdakinin sizin hakkınızda içinden söylediği bir negatif yatırım tavsiyesine dönüşecektir.
Ben bu insanı seviyor muyum ? Evet, ama… İşte o “ama” ardında toptan alınıp verilmekte olan bu meyvelerin sebzelerin, çok ince bir kantarda tartılıp sizin alehinize olan tarafın ağır basmamadır. Kişi bunu matematiksel olarak yapamadığını düşünse de, içindeki ses bunu yapacaktır.
Peki her şey bu kadar net ve ortadaysa – ilişkiler neden bu kadar karmaşık bir hal alabiliyor ?
Ben size söyleyim mutemelen neler yaşayabileceğinizi;
- Tarlaya köstebek dadanmıştır. Sizin güzel soğan ve sarımsaklarınız mundar olmuştur.
- Gelen bir kaç kasa meyvenin bazıları kurtlanmıştır.
- Çok parlak güzel gözüken elmalar tatsız tutsuz çıkmıştır.
- Karşınızdaki ejder meyvesi yetiştirmenizi istiyordur ama sizin havanız tropik değildir.
- Karşınızdaki ısrarla Turunçgil istiyordur ama o sene yağış olmamıştır.
Tamam, her zaman beklenmedik şeyler olabilir. İlişki yaşayan bireylerin bu tür kötü durumlarda birbirlerini destekliyor olması gerekmez mi ?
Eğer siz karşınızdaki insan için bazı beklentiler oluşturduysanız, bu terslikler bir süre sonra sizde bir yılgınlık yaratacaktır. Hele, köstebeğin onun bahçesinden geldiği konusuna girerseniz, zaten sizin de aldığınız muzların yarısının çürük olduğunu söylerseniz – o iş kavgaya döner.
Konu günün sonunda beklediğinizi alamamaya ve bekleneni verememenize gelir. Eğer bu noktaya geliyorsanız ve bu kişiyi hayatınızdan çıkartmak istemiyorsanız, ilişkinizin türünü/adını değiştirmek zorundasınız. Yaşanmışlıklarınız varsa bu taraflardan en az biri için acı verici olacaktır.
Konuyu karışık yapan şey, meyve/sebzelere yüklediğiniz değerlerdir. Sizin o çok değerli elmalarınız, karşınızdaki için çok sıradan olabilir. Ve sizin bu elmaların ne kadar güzel olduğuna karşınızdakini ikna etme çabanız boşadır.
Ne yazık ki, biz romantikler – duyguları bu kadar metalaştırmaya karşı ciddi bir alerjiye sahibiz. Kusura bakmayın, odadaki fil’i görmezden gelmek bu işi karışık, içinden çıkılmaz hale getiren yegane şeydir.